Doğal Üretimin Çevreye Etkisi

Binlerce yıldır doğal üretim koşulları ile üretilen her türlü sebze, meyve ve doya uyumlu birçok şey hem doğanın kendi öz dengesine zarar vermemekte hem de doğada yaşayan binlerce hayvan ırkının kendi koşullarında bütüncül olarak yaşamasını desteklemektedir. Ancak hızla nüfusun artması ile birlikte gıda ihtiyacını karşılayabilme ve daha kısır bir alandan fazla ürün elde edebilmek amacıyla yapay yöntemlere başvurulmaktadır. Bu tarz çevreyi tahrip eden ve doğal yaşama koşullarını yok eden yapay üretim yöntemleri yeşil çevre ve sağlıklı ürün verimi artışını sınırlamaktadır.

Doğal üretim aşamasında kullanılan doğru sulama teknikleri sayesinde yüksek verimli tarım faaliyetleri gerçekleşir ve o çevrede yaşayan hayvanlar herhangi bir yanlış sulama uygulamasından kaynaklanan kötü durumlara maruz kalmazlar. Düşünüldüğü vakit yanlış sulama uygulaması taban suyunun yükselmesine, gübre ve kimyasal ilaç ile üretim yapılmışsa sulara karışmasına ve bu sulardan içen hayvanların hastalığa yakalanmasına ve toprak erozyonuna sebep olur. Bu tarz temel çevre sorunları ile karşılaşmamak için doğal üretim ile birlikte doğru sulama yapılması şarttır.

Doğal üretimde uygulanan ekim nöbeti planlaması topraktaki bitki ve besin maddelerinin verimliliğini arttırır ve toprakta hastalıkların ve zararlı böceklerin çoğalmasını engeller. Toprak erozyonunu azaltarak tarımın daha iyi boyutlara ulaşmasına neden olur.

Aynı zamanda tarımsal üretimde kullanılan gübreleme oranının kısıtlanması çevre koşullarını olumlu bir şekilde etkiler. Gübrenin doğal koşullara uygun olarak kullanıldığında ortaya çıkan toprak, hava ve su kirliliği en aza indirilmiş olur. Ayrıca bitki kalitesi de artmış olur. Doğal üretimi destekleyerek çok fazla gübre kullanımından kaçınmak toprakta toksak maddelerin birikmesini azaltır. Birçok Avrupa ülkesinde özellikle yeraltı suları koruma bölgelerinde azotlu gübre kullanımı en aza indirilmiştir. Azotlu gübre kullanmak topraktan yıkanma sayesinde içme sularına ve akarsulara karışarak nitrat miktarında artışa sebep olmaktadır. Bu yüzden doğal üretim koşullarında azotlu gübre kullanımı kısıtlandığı için herhangi toprakta yetişen sebze ve meyvenin ayrıca doğada yaşayan canlıların sağlığı korunmaktadır.

Besin maddelerinin üretimi ve tüketimi esnasında bitkilere bulaşan ve bitkinin büyümesini, gelişmesini engelleyen küçük mikroorganizmaları yok etmek amacıyla kullanılan kimyasal maddelere pestisit denir. Bu kimyasal atıkların toprağa, suya ve havaya bulaşarak çevreye kirletmesi insan ve hayvan sağlığını olumsuz etkiler. Ancak doğal üretimde uygulanan ve küçük canlıları yok etmek için kullanılan sentetik bazlı ilaçların çevreye kalıntı bırakması herhangi bir hastalığa ve olumsuz bir şekilde çevre tahribatına yol açmaz.

Tarımsal üretim sırasında kullanılan yine bu kimyasal ilaçlar sulara karışabilmekte ve su kenarlarında yaşayan canlıları yok etmektedir. Su ekosistemine giren bu zirai ilaçlar su flora ve faunasını olumsuz yönde etkilemektedir. Doğal üretimde ise geniş spektrumlu olmayan, seçici, toprak ve suda çabuk parçalanabilen ilaçlar tercih edilmektedir. Bu seçimde çevreye ve ekosisteme en az zarar verilmesi amaçlanmaktadır.

Çevre Korunmasının Tarihi ve Doğal Üretim ile Çevre Sorunları ile Savaşma

Çevre korunması eski zamanlardan bu yana daha çok artmış ancak tam olarak 1970 yılı itibariyle gerçek faaliyetlere başlanmıştır. Bu faaliyetler sayesinde çevre korunması kültürü konusunda insanoğlu daha çok bilinçlenmiştir.

Özellikle tarımsal üretim yapan çiftçi, köylü ve toprakla uğraşan kimseler önceden çevre tahribatını düşünmezken 1980’li yılların sonunda değişen ve gelişen teknoloji sayesinde ürünlerini yetiştirirken teknolojinin nimetlerinden faydalanmıştır.

Doğal üretim sonucunda çevre sorunları minimuma inmiştir, çevrenin doğal dengesi korunmuş ve burada yaşayan hiçbir canlı tarımın bıraktığı kötü sonuçlara maruz kalmamıştır. Çevresine ve doğasına sahip çıkan toplumlar eskiye nazaran daha çok artmakta ve ilerleme kaydetmektedir.

Ürün ve hizmetlerinin insan sağlığı ve çevrenin korunması açısından Ekomark© Standardı kriterlerine uygun olduğunu kanıtlayan firmalara, bu ürün ve hizmetlerinde Ekomark© Etiketi kullanmalarına izin verilmektedir.

Başvuru Yap

ECO Label, güçlü bir teknolojik altyapı, eğitimli ve deneyimli uzman bir çalışan kadrosu ile çeşitli sektörlerde faaliyet gösterecek belgelendirme ve uygunluk değerlendirme kuruluşlarına ve laboratuvarlara akreditasyon hizmeti vermektedir.

Ayrıntılı Bilgi